Okunması şart makaleler:

Tasavvuf ve Tarikatlardan Yeni Dünya Dinine: Bölüm 1 ve Bölüm 2
Komünizm, Kızıl Devrim, Sovyetler Birliği ve Şirketler
İnsan, Din ve Kuran
Bu da amme hizmeti: Okunması Gereken Kitaplar Listesi

Bir Başka Din: Tasavvuf kitabı çıktı; internet'ten sipariş etmek için kitapyurdu link'i.

YENİ: Youtube'daki hodor hodor konuşmalarım için buradan alalım.

23 Kasım 2011 Çarşamba

Sevgili Adnan Volume II

Uzun zaman oldu di mi, ehehe naber?

Bugün asayişteydim. Sevgili Adnan başlıklı yazım sebebiyle hakkımda suç duyurusunda bulunmuş Sevgili Adnan. Ben de yeni öğrendim.

Gittim verdim ifademi, memur arkadaş biraz da gülerek "bu blog kapanırsa Nihat Doğan'ın sakalı gibi daha gür çıkar demişsin, doğru mu?" diye sordu, ben de evet dedim.

Lakin sevgili Adnan (veya avukatı), yazıda bir kusur bulamadığından gerek olsa, yazının altında yapılan yorumları da eklemiş duyuru metnine. Bu durumda ben de 5651 sayılı kanunun 5. maddesi gereğince haberdar edildiğim için bu yazının altındaki başkalarına ait yorumları sildim. Başkaları da uğraşmasın diye o yazının altına yapılan her yorumu sildim. Fakat kendi yazmış olduğum tek kelimeye dahi dokunmadım, dokunmuyorum.

Neden biliyor musun Adnan?

Çünkü sözümün arkasındayım Adnan.

O yazıda söylediğim her şeyin arkasındayım Adnan.

Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, insanlara "konfor" verdiler ve karşılığında insanlardan "huzuru" aldılar. Ve bu insanlara bir de "korku" aşıladılar, "başına bir şeyler gelebilir" korkusu dayattılar bu insanlara. Medya yoluyla, terör yoluyla, kapitalizm yoluyla, bu insanlara "sadece evlerinizde ve iş yerlerinizde güvendesiniz" korkusu veriyorlar dünya çapında. Ve insanlardan yavaş yavaş insani yönlerini bırakmaları isteniyor. Gittikçe robotlaştırılıyoruz. Eğer bir işten "kazanç" sağlamayacaksan, ona bulaşma deniyor bu insanlara. Beton yığınlarının içinde yapay bir hayatı yaşayan ot sürüsü haline getiriliyoruz yavaş yavaş.

Fakat ben biliyorum ki bütün bu imkânların, teknolojinin, kıytırık şehir hayatının ve klimalı evlerin içinde, hala sobanın üstünde unutulmuş mandalina kabuğunun salona yaydığı kokuyu özleyen insanlar var.

Biliyorum ki hala insani yönlerini kaybetmemiş, bütün mahallenin birbirini tanıdığı o eski, fakat daha samimi hayatı özleyen insanlar var.

Biliyorum ki inandığı değerler uğruna bir "kazanç" sağlamayacak da olsa duruşunu bozmayacak insanlar var.

Ve yine biliyorum ki, bu dünyada hala inancından başka kaybedecek bir şeyi olmayan insanlar var.

Nereden mi biliyorum?

Ben de onlardan biriyim.

Ve korkmuyorum senden Adnan.

Daha önceki yazıda da belirttiğim gibi, inancımdan ve inandığım değerlerden başka kaybedecek hiçbir şeyim yok.

Karşımdaki her kim, her ne olursa olsun, kendi yazdıklarımın arkasındayım.

Ve eğer "dur kapısına polis göndereyim de korkudan aklı çıksın" diye düşünüp internet'te kendinle ilgili yazı yazan herkesi dava ederek ve korkutarak yapay bir dokunulmazlık elde edeceğini düşünüyorsan, çok yanılıyorsun sevgili Adnan.

Ben Michael Sikkofield, yalnız Allah'tan korkuyorum. Ve ola ki bir gün, ben de korku sahibi olursam, korkudan sesim ve bacaklarım titrese dahi yine de doğruları söyleyeceğime şerefim üzerine yemin ediyorum.

Bu ülkede adalet var, insanlık var, özgürlük var.

Bunları devirmeye kimsenin gücü yetmez.


Blog canını senin.